Osmanlıların siyaset okulu Bâb-ı Âli olmuştur.
Hâtıratın yazarı Mehmed Selâhaddin Bey 1888'de Daire-i Sadâret-Uzma Telgraf Kalemi'nde vazifeye başladı. Bâb-ı Âli'de Sadaret Şifre Kalemi'nde yirmi iki sene çalıştı. 23 Ocak 1913'teki "Bâb-ı Âli Baskını" üzerine birçok İttihat ve Terakki muhalifi gibi Mısır'a firar etti. Memuriyetle ilişiği kesildi. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonucu siyasî atmosferin tersine dönmesiyle 1919 yılının sonlarında İstanbul'a geldi.
Bâb-ı Âli'de hizmeti sırasında bir çok devlet ve siyaset ricali arasında bulundu. Bizzat cemiyet ve siyâsî fırkaların içinde olmamasına rağmen bu cemiyetlerin kurucu reisleri ve üyeleri eski arkadaşlarıydı.
Mehmed Selâhaddin Bey 1918 yılında Kahire'de yayınladığı ve "mağdur ve mazlum Osmanlı milletinin mütalaa ve intibahına" sunduğu hatıratına şöyle başlıyor:
"İttihat ve Terakki mensuplarıyla da arkadaşlığım vardı kendilerini senelerden beri herkesten iyi bilir ve tanırım. Fakat bu cemiyetin ilk kuruluşundan beri devam eden görüşmeler esnasında müşahede ettiğim durum ve takip etmek istedikleri hareket ve yol selâmetten çok uzak ve çıkmaz bir yol olduğundan bunları devlet ve memleket menfaatine hizmet edecek bir fikre döndürmek için gereken nasihatlerde bulundum.