Uzun yıllar boyunca Kore harbi Amerikalı tarihçiler ve kamuoyu tarafından çok fazla ilgi görmeyerek "unutulan savaş" olarak adlandırılmıştır. Korenin bölünmesi aslında Yalta konferansında Başkan Rooseveltin Sovyetlere pasifıkte savaşa girmesi için verdiği bir bedeldi. Sovyetlerin Doğu Avrupada yayılmacı politikaları ABD liderlerini harekete geçirdi. Başkan Truman Sovyet yayılmacılığını engellenmenin yolunu ararken Japonyaya atom bombasını bırakmak kolay bir cevap gibi görünüyordu.
ABD-Sovyet ilişkilerinin gerginleştiği Doğu -Batı bloğunun netleştiği bir dönemde Kuzey Kore Çin ve Sovyetler Birliğinin desteğiyle 25 Haziran 1950 tarihinde taarruzlarına başladı. Krize yol açan bu durum nükleer silahların tehlikesine rağmen Sovyetler Birliği ve müttefiklerinin amaçları doğrultusunda her hangi bir yere saldırmakta tereddüt etmeyeceklerini ABDnin daha iyi anlamasını sağladı.
Bu yaşanan gelişmeler karşısında tedbir almanın komünizme karşı Batının test edilişi olarak gören ABD ve müttefikleri savaşa müdahil oldu. BM Kuzey Korenin saldırılarından Sovyetler Birliğini sorumlu tuttu. Güney Korenin savunulması için askeri müdahalede bulunan E$M ordusu; ilk aşamayı tamamladıktan sonra Korenin tek bir çatı altında birleştirilmesi maksadıyla 38. paraleli geçtikten sonra Yalu nehrine varıldığında Çinin savaşa müdahil olarak başlattığı "Kasım Taarruzları" ile karşılaştı. Taraflar savaşta kesin bir sonuca ulaşmadan ateşkes anlaşması ve askerden arındırılmış bölge ile savaş başladığı yerde sonuçlandı.
Sonuç olarak savaş ABDnin savanıma stratejilerini gözden geçirmesine ve ABD halkının Sovyet algılamasında derinden değişimler meydana getirmesine neden oldu.