"Sanat hani derler ya 'kendi dünyasında' bir olgudur. O mekânda görebileceğiniz tek eşya belki bir masadır. Böyle bir bağlamda ayaklı bir kültablası bile kutsal bir nesne statüsü kazanır: hani modern müzelerde yangın söndürme cihazlarının bile bazen estetik bir nesne sanılması gibi. Modernizmin yaşamı biçimsel değerlere dönütüren algısı böylece başarıya ulaşmıştır. Ama tabii ki bu aynı zamanda modernizmin o ölümcül hastalıklarındandır..."
İrlandalı sanatçı/eleştirmen Brian O'Doherty'nin işaret ettiği gibi "biraz kilise kutsiyeti biraz mahkeme salonu resmiyeti biraz deney laboratuarı gizemiyle şık bir tasarımı buluşturan" modern sanat galerisi "benzersiz bir estetik mekân" olarak 20. Yüzyıl sanatının kendine has "kabuğu"dur. 1976'da yayımlanan Beyaz Küpün İçinde Galeri Mekânının İdeolojisi bu kabuğu yapısöküme uğratan ilk ve hâlâ başlıca metindir.
O'Doherty kitapta yer alan makalelerinde nesnelerin sanat statüsü kazanmasındaki süreçleri irdelerken modern sanatın ardındaki mekanizmaları görünmez kılan örtük kuralları açık ediyor o kuralları görünür kılan sanatçıları irdeliyor. Sanat izlemenin estetik temellerinin yanı sıra sosyolojik ve ekonomik bağlamını irdeleyen O'Doherty'nin anlattıklarına kulak vermek çağımız sanatçılarının tuval mekânının sınırlarını aşarak gerçek mekânla girdiği düelloları algılayabilmek ya da "beyaz küp" simgesi üzerinden yapılan piyasa ve sistem eleştirilerini kavramak için vazgeçilmez bir kaynak.