KARADENİZ RAPSODİSİ iki kadim dostun; hayatını doğa içinde sürdürmeyi yeğleyen bilgili bir yaşam ustası (Şahbenderoğli) ile kentin sıkıcı ortamından kaçıp köye yerleşmeye karar vermiş bir yazarın (Şadi Hoca) Karadeniz'in yeşil bir cennetinde geçen altı aylık arkadaşlıklarının öyküsüdür. Roman ağırlıklı olarak doğa ile dost olan Şahbenderoğli'nin hayat serüveni etrafında dönüyor. Onun önce Moldovalı Gabriela sonra Rus Oksana ile olan aşk serüvenleri ve doğanın insanlara sunduğu olanakları mutluluk iksiri olarak değerlendiren ustalığı... Değişim üstüne kurulu ve sıradan olan her şeyin onun için azap sayılan renkli yaşamı... Oğlunun tanımı ile "Ferrarisini satmadan da mutluluğu yakalayabilme bilgeliği..." Hayatın sırrını ondan öğrenmeye çalışan arkadaşına göre ise o bir 'yaşam gurusu' .
Kitabı oluşturan bölümlerin birçoğuna Karadeniz'de insan yaşamına farklı renkler katan zaman dilimleri anılarak giriş yapılıyor. Kiraz zamanı Bal zamanı Fındık zamanı Aşk zamanı Sis zamanı Karayemiş zamanı Yaylaortası zamanı Deniz zamanı Hıyar hırsızlığı zamanı Balık zamanı Bağbozumu zamanı Ceviz zamanı Şarap zamanı Çakallarla selamlaşma zamanı gibi. Bu zaman dilimleriyle yansıyan özgün ' folklorik' öğeler...
Yazar hemen her olayda Karadenizlinin ironik şakacı karakterini yapay eklemlemelerde bulunmamaya özen göstererek o tatlı doğallığıyla çiziyor. Karadenizlinin Andre Gide'in dediği gibi "Aptal görünmeye cesaret etmek büyük bir akıllılıktır " bilinciyle davranarak yaşamla hatta kendisiyle bile dalga geçebilme sevimliliği romanın keyifli yanlarını pekiştiriyor. Okuyucu kitapta yer alan fıkraların bazılarını daha önce duymuş olabilir. Ama onlar romanda yaratılan 'kurgusal ve doğal mekânlarda' yaşamın kendi akışı içerisine yerleşerek farklı ve etkili lezzetlerle öykünün özgün folklorik zenginliğine zenginlik katıyor.
Karadenizlinin hemen herkesin bildiği o capcanlı yaşam coşkusunun kaynağı nedir?
Sorunun yanıtını akıcı ve keyifli bir okuma süreci ile bu romanda bulmak olanaklı.