Bu kitapta işçi sınıfının devrimci misyonunu yitirdiğini iddia eden ve buna teorik bir dayanak oluşturmak için onun kapsamını daraltan görüşlerle hesaplaşıyor. Bu görüşlerin esas olarak sınıf mücadelesinin gerilediği dönemlerde büyük bir mutsuzluğa kapılıp yılgınlığa düşen ve kendi olumsuz ruh hallerini teorileştiren sol entelektüalizmin eseri olduğu ortaya koyuluyor.
İşçi sınıfının kapsamı konusu sol içinde büyük kafa karışıklıklarına yol açan ve sonuçta örgütlenme ve devrim perspektifleri de dahil çok geniş bir alanı etkileyen bir sorundur. Bu bağlamda kitapta işçi sınıfının yapısı ve kapsamı hizmet üretimi üretken emek-üretken olmayan emek işsizlerin sınıf içindeki yeri devlet memurlarının konumu gibi konular ayrıntılı olarak ele alınıyor.
Burjuvazi uzun bir süre boyunca ''tarihin sonu''nu ilan ederek kapitalizmin krizlerden sınıf mücadelesinden ve elbette ki proletaryadan kurtulabileceği hayaline kapılmıştı. Dünya burjuvazisinin Marksizme karşı yürüttüğü ideolojik propaganda döneminde proletaryaya veda etme eğiliminin nasıl moda haline getirilmek istendiğine dikkat çeken yazar bu tür eğilimlere şu yanıtı vermekte: ''Kapitalist ekonominin yükseliş kaydettiği bir dönem boyunca kendi sisteminde güven tazeleyen burjuvazinin görmezden gelmeye yok saymaya çalıştığı işçi sınıfı şimdi çeşitli ülkelerde tekrar yavaş yavaş atağa geçmekte hazırlanan hareketiyle dünyaya şöyle sesleniyor: Son gülen iyi güler!''