Ermeni toplumu moderniteyle olduğu gibi ilüministik düşüncelerle de içinde bulunduğu Ortadoğu bağlamına göre oldukça erken bir tarihte tanışır. Batı'daki Aydınlanma modelleriyle ilişkili bir Ermeni Aydınlanması hareketi ilk olarak 18. Yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkar. 19.yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla tam anlamıyla gelişkin bir Ermeni modernitesinden söz etmek mümkündür. Bu elbette insanoğlunun tüm maceralarında olduğu gibi göreli olarak düşünülmesi ve Avrupa'daki hareketin temel özellikleri çerçevesinde ele alınması gereken bir "tam gelişmişlik"tir. Ermeni toplumu kitle eğitiminde kız çocuklarının eğitiminde ve Avrupa'nın ilerleme idealinin hedefleri arasında yer alan bazı diğer alanlarda elde ettiği başarılar bir yana daha teknik ve özelleşmiş entelektüel faaliyet alanlarında da Batı'yla çok yakın bir temas kurmuştu. Dolayısıyla örneğin Fransız sembolizminin yankıları İstanbul'daki ermeni edebiyat çevrelerine Avrupa'nın bazı köşelerine göre daha erken ulaşıyordu. Bu duruma ilişkin bir başka örnek de Marinetti'nin fütürist Manifesto'sunun Paris'te ortaya çıktıktan yalnızca birkaç ay sonra Ermenice'ye çevirilip yayınlanmış olmasıdır.