Bir "dil bahçesi"ne girdim; düşünmenin çok renkli güzelliği'yle tanıştım...
Sözünü ettiğim tanışıklığa kadar bu zenginliğin ne olduğunu bilmeden sevmiştim ben bu dili. Belki de sonradan keşfedeceğim güzellikleri duyumsayarak yol almıştım. Ama bir zaman oldu ki "düşünmenin büyüleyici güzelliğini" tattım ve buradan saçılan başka güzellikler tanıdım!
Bu "dil bahçesi"nin içinde düşünmenin çok renkli güzelliği"yle yüz yüze gelebileceğimiz durumları en iyi yansıtan alan hiç kuşkusuz 'edebiyat'...
Bir dili gereksinimlerimiz için öğrenmek sıradan olağan bir şey. Ama dili yaşamak farklı bir şey! Bu duyguyu dil yanlışları olan bir kimse bile alabilir. Dili yaşamak ve dili yaşamanın keyfini almak!... Bunu anlatmaya benim gücüm yetmez! Ama bu güzel duygunun nasıl yaşanacağını tek cümlede özetleyebilirim:
"Dil bahçesi'nin içine girip 'düşünmenin çok renkli güzelliği' içinde yoğrulmak!..."