Avrupa Birliği uyum müktesebatı çerçevesinde ülkemizde Cumhuriyet tarihimizin ikinci en yoğun kanunlaşma çalışmaları yapılmıştır. Bu süreçte yargı üzerine düşen yükün azaltılması önceden ceza hukukunun bir parçası olarak düzenlenip müeyyidesi de ceza yargısı içinde gösterilen kabahat türünden basit suçların idari yaptırıma tabi tutulması düşüncesi belirmiş bu suçlar ceza hukuku ve ceza yargısı alanından çıkarılmıştır. Adli cezayı öngören Türk Ceza Kanunu ile özel ceza kanunlarda düzenlenmiş bir kısım suçların idari yaptırıma dönüştürülmesi bakımından 5326 sayılı Kabahatler Kanunu amaç ve sistematik olarak önemli bir boşluğu doldurmuştur. Bu kanundan önce mevzuatımızda basit fiillerin tanımı yaptırımı usulü ve yasa yolları onlarca kanunda dağınık ve birbirinden farklı içerikte düzenlenmişti. Ortak usul ve yasa yolu hükümlerinin bulunmaması önemli bir eksiklikti. Adli cezayı içeren bir kısım eylemlerin idari yaptırıma dönüştürülmesi yolunda en kapsamlı ilk değişiklik 4854 sayılı kanunla yapılmış olup bazı kanundaki adli cezalar idari yaptırıma dönüştürülmüş bu yaptırımlara karşı yasa yolu olarak idari yargı yolu benimsenmişti. Anayasa Mahkemesi Anayasamızdaki adli yargı-idari yargı ayırımından hareketle yasa koyucunun bu iradesini benimsemiş idari işlemlere karşı adli yargı yolunu düzenleyen bazı yasa maddelerini iptal etmişti. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu sonradan Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 3. maddesi ile bu iradeyi tersine çevirmiştir. Kanunun yargı yoluyla ilgili maddelerinin Anayasaya uygunluğu tartışmasının gündeme gelmesi üzerine yüksek mahkeme itiraz yolu ile önüne gelen iptal davasında 3. maddenin iptaline diğer maddelerle ilgili başvurunun reddine karar vermiştir. Kanunun 3. maddesinin iptali ile doğan boşluk 5560 sayılı kanun ile yapılan deşikliklerle doldurmaya çalışmıştır. 5728 sayılı kanun ile idari yaptırımların idari yargı yoluna tabi olması ilkesi tekrar benimsenmiştir. Kitabın temel amacı idari yaptırım kavramından hareketle 5236 sayılı Kabahatler Kanunun sistematik açıklaması bu bağlamda idari yaptırımlara hakim olan genel ilkelerin belirlenmesi yaptırım karar verme sürecinde yaşanacak sorunlar üzerinde uygulayıcılara ışık tutması idari yaptırım kararlarına karşı başvurulacak yargısal korunma yollarının gösterilmesidir. Bu alanda yayımlanmış daha kapsamlı çalışmalar bulunsa bile halen uygulamada birçok hususta tereddütler yaşanmaktadır. Eylemlere ilişkin yasa yollarının niteliği nedeniyle bu alanda içtihatların oluşması uzun zaman alacaktır. Kitapta idari yaptırımlar Kabahatler Kanunu çerçevesinde kavram ve kurumlar ile bir bütün halinde ele alınmıştır. Anayasa mahkemesi ve Yargıtay içtihatları ilgili bölümlerde dipnot olarak verilmiştir.
KABAHATLER KANUNU AÇIKLAMASI
İDARİ YAPTIRIM KAVRAMI
İDARİ YAPTIRIM ÇEŞİTLERİ
İDARİ YAPTIRIMLARA KARŞI YARGISAL KORUNMA
Anayasa Mahkemesi Kararları
Yargıtay Kararları
Danıştay Kararları
Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları