8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne Armağan.
Kendi çağının tiryakisi olan yazar daha ötesini yani geleceği bugünün içinde saklı geleceği rahatlıkla kurgulayabilir der Canetti.
"Kendi çağının tiryakisi" olmak kişinin başkalarının çağdaşlarının deneyimlerini içselleştirmeye çalışması mıdır? Ya da benliğinin sınırlarını başkalarını da tümüyle kapsayabilecek biçimde genişletebilmesi mi? İnsan gerçekten benliğinin sınırlarını nereye kadar genişletebilir? Bedeninin sınırlarına dek mi? Böyleyse şayet kurulması ya da yıkılması gereken ilk şey bedene dair bilgi ve söylemlerimiz olmalı... Kişi kendinde tüm insanlığı ve başkalarını ancak böyle kavrayabilir temsil edebilir belki de. Ve has sanat işte bundan ibarettir.
Aslı Tohumcu bana göre bunu yapabilen ender yazarlarımızdan biri!
Bazı kitaplar bize içinde yaşadığımız bu dünyanın ne menem bir cehennem olduğunu hatırlatır sarsar bizi... Tıpkı 1984'te Cesur Yeni Dünya'da olduğu gibi... Bazılarıysa korunaklı bir biçimde yaşadığımız ve dört başı mamur sandığımız bu dünyaya "cehennemi" taşırlar; süslenmiş kılık değiştirmiş estetize edilmiş insan gerçekliğinin üzerindeki perdeyi sıyırıverirler bir anda.
Aslı Tohumcu'nun Şeytan Geçti'de yaptığı gibi...
Ahmet Öz