28 Temmuz 1402'de Ankara yakınlarında büyük bir savaş verildi. "Bozkırların son göçebe fatihi" Timur'un ordusunun karşısında Anadolu Selçuklularının mirasına sahip çıkabilmek için Sultân-ı Rûm unvanını benimsemiş Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid vardı. Savaş Osmanlı ordularının yenilmesi ve Sultanın tutsak edilmesiyle sonuçlandı. Timur'un orduları bu galibiyetten sonra Anadolu'yu dokuz ay boyunca talan etti ve Bayezid'in kendi topraklarına kattığı Türk beyliklerini yeniden oluşturdu. Timur'un 1403 baharında Asya içlerine dönmesinden sonra Bayezid'in oğulları Emir Süleyman İsa Bey Mehmed Çelebi ve daha sonra Musa Çelebi on bir yıl boyunca Osmanlıların altı yüz yıllık tarihinin ilk (ve belki de en sert) taht kavgası nedeniyle çatıştılar. Bu çatışmadan kazançlı çıkan Çamurlu savaşında (5 Temmuz 1413) kardeşi Musa'yı yenen I. Mehmed oldu. Tarihçiler Osmanlı tarihinin bu dönemini genellikle "Fetret Dönemi" diye tanımlarlar. Dimitris Kastritsis ise bu döneme "Osmanlı İç Savaşı" adını veriyor. Kastritsis "Fetret Dönemi" adının muhtemelen 19. yüzyılda Avusturyalı tarihçi Josef von Hammer-Purgstall tarafından yakıştırıldığına dikkat çekiyor ve bu adlandırmanın yaşananların önemini azalttığını düşünüyor. Kastritsis'e göre bu dönemde Osmanlı mülkü taht üzerinde talebi olan ve her biri kendini I. Bayezid'in meşru ardılı sayan ve hem içte hem de yabancı güçlere karşı tutarlı siyasetler güden rakipler arasında bölünmüştü. İç savaş sırasında karşıt hiziplerin başındaki kişiler olan şehzadeler tebaalarının kalbine ve zihnine seslenecek edebiyat ve törenler ve benzeri temsil araçlarından yararlanıyorlardı ve bu yüzden en eski Osmanlı tarihlerinin bu dönemde yazılmış olması bir rastlantı değil. Bu tarih anlatılarının daha sonraki Osmanlı tarihyazıcılığı ve kendini algılaması üzerinde güçlü etkisi oldu. Bu kitabın kapağında yer verilen Lokman Hünernâme'sine ait 16. yüzyıl minyatüründe betimlenen I. Mehmed'in 1413'deki tahta çıkışı sahnesi değildir. Bu minyatür iç savaşın en yoğun olduğu bir sırada 1403 yılında Bursa'da gerçekleşen ve propaganda amacıyla sipariş edilen çağdaş bir vakayinamede betimlenmiş olan alâyişli tahta çıkma sahnesidir. Öyle ki 16. yüzyılın sonlarına doğru Hünernâme'yi okuyan saray mensupları I. Mehmed'in babasının ölümünden hemen sonra tahta çıkmış olduğunu düşüneceklerdi. Oysa o tahtını sağlamlaştırmak için on yıl süreyle kardeşleriyle savaşmak zorunda kalmıştı. Dimitris J. Kastritsis St. Andrews Üniversitesi'nde öğretim üyesi.