Doğu'nun geçit vermeyen dağları elleri dilleri donduran ayazı mayın döşeli toprakları ve en kötüsü pusuda bekleyen düşman... Bir fotoğraf parçasının solan renklerinde henüz göremediği bebeğine ya da kavuşamadığı sevdiğine duyulan özlem... Ümitlerini sevdiklerini kundaktaki bebeklerini arkalarında bırakıp vatan savunması için görev başında olan gencecik erlerin birbirinden ilginç bir o kadar hazin hikayesi... Elinizdeki bu kitap Doğu'da görev alan bir Asteğmen'in ve onun dilinden onlarca askerin başından geçenleri içten bir dille okuyucuyla paylaşıyor. Tunceli'nin zorlu dağlarında Keko ve yandaşlarının peşine düşen ekibin soğuğa kara düşmana sevdiklerine duydukları hasrete ve içlerinde zaman zaman alevlenen isyana karşı giriştikleri mücadelenin dolaysız ve gerçekçi anlatımı sizi rahat koltuklarınızda sarsacak bir iç hesaplaşmaya sürükleyecek... Asker ocağının hem gülen hem de hüzünlenen yüzünü tanıtıyor okura bu roman... Kimi zaman bir operasyonda verilen şehitlerin ardındaki öfke ve burukluk kimi zaman çıtırdayan sobanın üzerindeki isli çaydanlıkta kaynayan çayın eşsiz keyfi her biri roman değerinde ki hayatlardan kesitler memleketimizin yabancılaştığımız köşelerinin acı ama gerçek hikayesi bu romanda sizleri bekliyor!