Palancı Yakup Osmanlı esnafının son mümessillerindendir. Mesleği palancılık'tır. Yani atların eğerlerini semerlerini palanlarını imal eder veya bunları tamir eder. Kozanda alceylan isimli meşhur bir koşu atı vardı. Adana'da veya kazalar arasında yapılan at yarışlarında daima birinci gelirdi... Koşuya başladığı zaman kuyruklarını diker en öne fırlar kimseye ön vermeksizin yarışı bitirirdi. Onun şöhretini duymayan kalmamıştı. Yakub'un dükkanı kasabanın ana çarşısı üzerindeydi...Gelip geçenler sohbet etmek veya dinlenmek için oraya uğrarlardı. Yakub'un en büyük zevki dedükkanına gelenlere alceylan hakkında konuşmak ve göklere çıkartarak methetmekti. Onun nasıl koşuya başladığını nasıl uçar gibi gittiğini Türkiye'de onu geçecek at bulunmadığını ballandıra ballandıra anlatırdı. Hayatımda güzel bir şey gördüğüm bir şeye imrendiğim zaman aklıma hep palancı Yakup gelir. Kendi kendime düşünürüm: Yakup alceylanın eğerini tamir etmek suretiyle onun başarısına bir katkıda bulunmuş olmanın gururunu duyuyordu. Kendi kendime düşünüyordum: Acaba ben de imrendiğim hayran kaldığım bazı eserlere bir katkıda bulunarak veya bulunduğumu zannederek kendimi mutlu hissedemez miyim?