Şiir kimileri için hayatın vazgeçilmezi olarak ilk sıralarda yer almış kimileri içinse dönemlik uğraşılar olarak kalmış ama herkesin yaşamında mutlaka var olmuş bir güzelliktir. Şairane ruh taşıyanlar şiir yazmış yazamadığına inananlar da başkalarının yazdıklarını okumuştur. Atmaya kıyılamayan ya da çoktan kaybedilen okul defterleri şahittir; en azından birkaç şiir karalamayan insan yok gibidir. Şiir sadece tanımlar ve görüşler açısından değerlendirilemez; onun aynı zamanda bir hayat deneyi bir yaşama anlayışı insani değerlerin ölümsüz özlerin çağını yansıtmanın somut bir olgusu olduğunu bilmek gerekir. Hayatın içinden herkesin görüp bildiğini alarak kendine özgü bir söyleyişle bu sıradanlığı sanata dönüştüren kişidir şair. Kolay okunan dizelerin aynı kolaylıkla yazılır bir şey olmayacağını da bilmek gerekir. Bunun anlaşılması ve şiir yazmanın güçlüklerinin görülmesi şiirin büyülü dünyasına atılacak ilk adımdır. Şair; boş bir kâğıtta güzelliği estetiği insanı umudu arayan kişidir. Şairin söyledikleri kendi hayal dünyasının ürünleri değildir. Parlaklığı hiçbir zaman matlaşmadan zamanları çağları aşa aşa gelir okuyanın kalp ve ruhundaki yerini bulur şiir.