"...Yıllarca ekonomi bilmez popülist insanlarımız bu "karamsar dinozor yorumcuların" yorumlarını okuyarak yanıltıldılar. Ekonomide "Hurafeler ve Gerçekler" kitabı ise bu yorumcuların yanlış yorumlarını kullanıp doğruları da göstererek ekonomi dünyamıza yeni bir soluk getiriyor. Türkiye'nin yeni nesil yazarlarının zihin açıcı yorumlarını beğenerek okuyacağınızı düşünüyorum."
Deniz Gökçe Akşam Gazetesi Ekonomi Yazarı
"...Kamu-SEN'in yaptığı araştırmaya göre Ağustos 2009'da bir kişinin yoksulluk sınırı 1405 TL 56 kuruş bir ailenin yoksulluk sınırı ise 2804 TL 10 kuruş imiş. Bunlar bir de net rakamlar onu da söyleyeyim. Amerika'da 2008 yılında bir kişinin yoksulluk sınırı senelik $10991 (vergi öncesi aylık $916) iken dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı ise senelik $22025 (vergi öncesi aylık $1835) imiş. Bunlar da vergi öncesi rakamlar üstelik. Kamu-SEN'in hesabına göre Türkiye'de ayda 2800 TL kazanan bir aile yoksul kabul edilirken aynı aile aynı miktarda parayı Amerika gibi pahalı bir ülkede kazanıyor olsaydı yoksul kabul edilmeyecekti. Olacak iş mi bu? Tek problem bu da değil ama. Ortada bir de yoksulluk sınırı enflasyon problemi var..."
Son 10 yılın çalkantılı gündeminin ilginç bir özelliği de topyekün Türk milletinin ekonomiye olan ilgisinin fazlasıyla artması oldu. Kronik yüksek enflasyon dönemlerinin alışkanlıkları tek hanelere inen enflasyonlu yıllarda insanımızın epey kafasını karıştırdı. Siyasi bir propagandanın parçası olarak kullanılsa da yıllarca cari açık lafıyla yatıp kalktık. Kahvedeki vatandaştan televizyon ekranındaki şık giyimli uzmanlara kadar çeşitli görüşlere bakılırsa ülke kimsenin ne olduğunu bilmediği bir uçurumun kenarındaydı faizler yüksek kurlar düşüktü devletin kurumları peşkeş çekiliyordu gelir dağılımı dengesizdi öğretmen maaşları yükseltilmeli yerli malı kullanımı teşvik edilmeli yerli üretici korunmalı Hans Yorgo değil Ahmet Mehmet kazanmalıydı. Aklı başındakileri dahi yoldan çıkarma ihtimaliyle halen dahi sürüp giden bu toz duman ortamında birileri çıkıp yanlış kullanılan kavramlara hatalı hesaplamalara saptırılan istatistiklere bilerek veya bilmeyerek yapılan yönlendirmelere siyasi hamaset nutuklarına hesap sorulmayan fildişi kule akademisyen ve köşe yazarlarına bozulup internet üzerinden ekonomideki "hurafe ve gerçekleri" birbirinden ayırmaya kalkıştı ve bu kitabın içeriği de böylece meydana gelmiş oldu. İnan Doğan'ın iktisadın temel prensiplerinin güncel olaylara tatbikini kolaylıkla kavranır şekildeki anlatım tarzı yanında böbrek piyasası reformu devlet opera balesi ve camilerin özelleştirilmesinden bireysel finans ve yatırım tavsiyelerine kadar geniş bir çerçevedeki konuları eğlenceli üslupla anlatması kitabı daha da ilgi çekici hale getiriyor.