İngiliz yazar Karen Armstrong: "islamofobya Haçlılardan beri süregelen tarihi bir vakıadır. Keşmirin Irakın işgali ve Afganistanda olup bitenler batılı politikacıların uygulamalarından ortaya çıkmakta ve islamofobiyi körüklemektedir. Bu düşünce Batının sömürgecilik geleneğinden beslenmektedir. Batıda islam düşmanlığının kökleri derindir. Politikacılar bu kökleri ısrarla yeniden ortaya çıkarıyor. Ancak İslam dünyası dünya barışının liderliğini üstlenebilir. Çünkü İslam Peygamberi adil bir toplum oluşturma hususunda ısrarlıydı ve bunu oluşturdu" demektedir.
Batı dünyası suni tehlikeler yaratarak tüm dünyada İnsan Hakları ve demokrasi getireceklerini vaat ediyor. Bu işledikleri günahları ve suçları gizlemek için hedef saptırmaktan başka bir şey değildir. İnsan hakları konusundaki milatlarını İngilizlerin 1215 tarihli Manga Kartasına kadar götürüp ne kadar eski bir geleneğe sahip olduklarını ispat etmeye çalışırken bilerek ve isteyerek Peygamberimizin 632 yılında tüm insanlara ve dünyaya ilan ettiği Veda Hutbesini görmek istemezler işin esas üzücü tarafı ülkemizdeki yeni kuşakların büyük bir çoğunluğunun bu tür oyunların farkında olmamaları.
Egemen güçlerin Orta Doğu başta olmak üzere dünyanın diğer yerlerinde gerçekleştirmeye çalıştıkları temel hedef bölge halklarının övünülecek geçmişleri ile bağlarını kesmek yani moral kaynaklarını kurutmaktır. Tarihlerini kültürlerini ahlaki değerlerini unutturup onları sözde batı yardımına psikolojik olarak hazır hale getirmek temel hedefleridir. Bu politikanın çoğu zaman maalesef başarılı olduğunu görürüz. Ülkelerini savunmak zorunda kalan mazlum ulusların demokrasi ve insan hakları düşmanı gibi gösterilmelerinin sebebi budur.