Z. Abidin Kızılyaprak'ın yeni kitabı 'Kürt Düşün Dünyasında Kısa Bir Gezinti' Doz Yayınevi tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Bu kitapta Kızılyaprak 1920'lerden bugüne Türkiye ve Türkiye Kürdistanı kapsamında Kürt düşün dünyasını ve daha özelde Kürt aydınlarını ele alıyor. Yazar bunu isimler üzerinden değil eğilimler üzerinden yapıyor.
İki ana bölümden oluşan kitabında Kızılyaprak ağırlığı ilk bölüme veriyor: Bu ilk bölümde Kürt aydınlarının son 85 yıl içinde 4 'badire'den geçtiklerini anlatıyor: Onların sırasıyla katliama uğradıklarını zihinlerinin karartıldığını köylüleştirildiklerini ve depresyona sürüklendiklerini izah ediyor. Bu kavramlaştırmadan dolayı kitabının bu bölümüne '3 K 1 D' adını veriyor ve ilginç bir kategorizasyonla yakın dönem Kürt aydın tarihini 'Katliam Karartma Köylüleştirme ve Depresyon Dönemleri' şeklinde ele alıyor. Yazar 'Depresyon Dönemi'nin halen sürdüğünü de vurguluyor. 1920'lerden 1939'a kadarki dönemi 'Katliam Dönemi' olarak nitelerken bunu bir 'Büyük Sessizlik' döneminin izlediğini ve ardından 'sol' etki ile 'Karartma Dönemi'nin başladığını; bunu 1980'lerden sonra PKK etkisi ile kendini ifade eden 'Köylüleştirme Dönemi'nin ve 1999'dan sonra da 'Depresyon Dönemi'nin izlediğini anlatıyor. 'Dönemler'in temel dinamikleri ve argümanları üzerinde duran yazar 'dönemler arasında su geçirmez bölmeler olmadığını' da vurguluyor...
İkinci bölüm ise bir tür ilginç 'sözlük': "A'dan Z'ye Değinmeler" adını taşıyan bu bölümde Kızılyaprak alfabetik sıra ile kimi sözcüklerin çağrışımı ile o çağrışım üzerinden Kürt düşün dünyasıyla ilgili kimi görüşlerini ifade ediyor.
'Komite kararıyla aydın olmaya karar veren' bir Kürt gencine ilişkin anekdot ile başlayan kitap ilginç başka anekdotları da içeriyor. Önsözde de belirttiği gibi yazar bununla akademik bir dilden ya da 'ağırlık'tan kaçınmaya çalışmış. Eski bir gazeteci olarak "Hani Türkçede uydurulan "araştırmacı-gazetecilik" terimi var ya; yaptığımız bir anlamda o... Olaylar üzerinden 'araştırmacı-gazeteciliği' olgular üzerinden denemiş oluyoruz" diyerek kolay okunan bir kitap ortaya çıkarmış olan yazarın çalışması buna rağmen akademik bir ton da taşıyor...
"Debbağ sevdiği deriyi yerden yere vurur" diyerek Kürt entelektüel hayatını bazen sert biçimde eleştiren yazarın amacı kitabın tümüne sinmiş bir biçimde şu cümleyle açıklanabilir: Kürt aydınının kendine olan güvenini artırmak...
Gazeteci ve yazar kimliğinin yanı sıra politik bir geçmişi de olan ve incelediği konuyla ilintili kimi Kürt kurumlarında (Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı Kürt Kav- DEMOS gibi) kurucu ya da üye olarak bulunmuş olan yazar böylece aslında yabancısı olmadığı bir alanda kalem oynatıyor.
Belki bir detay ama yine de belirtelim: Yazar kitabında Edip Cansever İngrid Bergman Mevlana Halil Cibran ve Can Yücel'i de bir araya getiriyor. Nasıl mı?.. Artık onu da kitabı edindikten sonra öğrenirsiniz!..