Mustafa Kemal ve arkadaşları "kurtuluş savaşı"nda çeşitli vaadlerle yanına aldıkları Kürtlerin imhasına cumhuriyeti kurup iktidar olduktan sonra karar vermişlerdi. İlk deneme "1921 Koçgiri"de sonra "1925 ?eyh Said Ayaklanması"nda ve "1930 Ağrı İsyanı"nda çocuk kadın yaşlı ayırımı yapılmaksızın yüzbinlerce Kürt öldürülerek gerçekleştirildi.
Sıra Dersim'e gelmişti. Öyle bir ders verilmeliydi ki Yavuz Sultan Selim'in yaptığı katliamı aratmalıydı. Dersim'de isyan yoktu. Başına buyruk aşiretlerin kontrol altına alınması bahanesi ile 1927 yılının baharında hareket başladı. Dersim coğrafyası dünyada ender görülen ikinci bir katliama sahne oldu. Çocuk kadın yaşlı demeden binlerce Dersimli sivil Kürt katledildi. Ormanlar vadiler mağaralar savunmasız insanların cesetleriyle doldu. Nehirler ırmaklar yıllarca kan aktı. Katliam 1938'de bitti.
Katliamdan kurtulanları Elazığ'da toplama kamp-larında topladılar. Sağlıklı çocuklar ailelerinden koparılarak yetiştirme yurtlarına evlatlık verilmek üzere yerleştirildiler. Yetişkinler trenlerin hayvan sevkiyatı için kullanılan vagonlarıyla öylesine insanlık dışı yöntemlerle batı illerine sürgüne gönderildiler ki çoğu yollarda öldü. Kalanlar tüyler ürperten bir şekilde yerleşim yerlerine tek tek dağıtıldılar. Yaşamları için hiçbir güvence olmadan oradaki insanların merhametine bırakıldılar. Bir çok sürgün yeni şartlara ayak uyduramadı ve öldü.
"Sürgün" romanı okura bu trajediden bir kesit sunuyor.