Tolstoy karmaşık bir kişilik. Bir yandan eserleri ve düşünceleriyle dünyayı etkilemiş müritler edinmiş büyük bir fikir adamı; diğer yandan kumara ve kadınlara düşkün zaafları olan bir insan. Ömrü boyunca öğretisiyle yaşantısı arasındaki çelişkinin acısını çekmiş: Evrensel aşkı yüceltirken evde karısına kötü davranan yoksulluğu öğütlerken lüks içinde yaşayan...
Öğretinin yüceliği için "kendi"ni yok etmeyi salık veren; ama "kendi"yle ilgili her fiziksel sıkıntıyı defterlerine not etmeden duramayan biri.
Henri Troyat bu kadar kapsamlı bir Tolstoy biyografisi meydana getirebildiyse bunu büyük ölçüde Tolstoy'un kendini not etmeye düşkün olduğu günlüklere defterlere mektuplara borçlu. Onlar sayesinde Tolstoy'un yaşamını kendi ağzından dinler gibi neredeyse dakika dakika takip edebiliyoruz bu kitapta.
Ve kitabın esas kahramanı Tolstoy ise onu bu sayfalarda yeniden yaratan da titiz çalışması ve usta kalemiyle Henri Troyat'dır.
Edebiyat dünyasında bir Tolstoy mevcut olduğunda bir edebiyatçı olmak kolay ve hoş oluyor. Ve insan hiçbir şey yapmamış olduğunun hâlâ da yapmamakta olduğunun bilincinde olsa bile buna dayanabiliyor çünkü Tolstoy herkes için yaratıyor ve yapıtları edebiyata bağlanan tüm ümitlere ve tüm inançlara cevap veriyor.
ANTON ÇEHOV