"Avrupa'yı kurduk şimdi sıra Avrupalıları yaratmaya geldi." Bu sözler Avrupa'nın yarım yüzyılı aşkın bir süredir devam eden bütünleşme sürecinde bugün karşı karşıya kaldığı çıkmazın en güzel ifadelerinden birisidir belki de. Aslında bu çıkmaz Avrupa kavramı varolduğundan beri vardır ve daha çok kavramsal bir yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Avrupa kavramı ile aidiyet hissini temsil eden Avrupa kimliği sürekli olarak birbirine karıştırılmaktadır. Avrupa bir düşünce olarak yüzyıllardır var olmuştur ama Avrupa'nın bireylerde aidiyet hissi yaratan boyutunun varlığı hâlâ tartışmalıdır. Tarih boyunca farklı Avrupa'lar kurulmuştur ama Avrupalıları bütünleştiren bir Avrupa kimliğinden bahsetmek pek mümkün olmamıştır. Günümüzde Avrupa Birliği'nin Avrupa kimliğini yaratmaya yönelik çabaları da başarıya ulaşamamış Avrupa Birliği'nin bütünleşme süreci kimliksel boyutuyla yarım kalan bir hikâyeye dönüşmüştür.
Avrupa kimliğini eleştirel bir bakış açısıyla ele alan elinizdeki bu kitap da Avrupa kimliğinin gerçekten çok bir imge olduğunu farklı dönemlerin farklı koşullarına göre şekillendirilen tarihsel bir kurgu olduğunu iddia etmekte Avrupa kimliği etrafında düğümlenen bir dizi soruya yanıt aramaktadır: Avrupa'yı oluşturan ülkelerin toplumları ne şekilde bütünleşeceklerdir? Avrupalıları bütünleştirecek ortak kültürel unsurlar mevcut mudur? Yoksa Avrupalılarda bir aidiyet hissi ancak ortak politik değerler üzerinde mi yükselecektir? Avrupalıların Müslüman göçmenlerle artan etkileşimi Avrupa kimliğinin geleceği açısından ne tür fırsatlar ve tehditler getirmektedir? Avrupalıların sahip olduğu ortak politik değerleri Türk kimliği ne ölçüde benimsemektedir? Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci Avrupa kimliği ile Türk kimliği arasındaki etkileşimi ne ölçüde etkilemekte bu etkileşimden ne ölçüde etkilenmektedir?