Küçüktüm okulun zili eve gitmemi söylüyordu. Asilikten uzak okulun çıkış kapısına ilerledim. Dışarıda yoğun yağmur zilin otoritesine inat yağıyordu. Zil mi ağır bastı yoksa ev hasreti mi bilinmez ıslanmaya başladım. Yolda derin ve boylu boyunca uzanan bir çukur vardı eve gitmem için üstünden geçmem gerekiyordu ama küçük ayaklarım buna engel oluyordu. Yırtık ayakkabılı bir kız gördüm suya basarak geçti gitgide gözden kayboluyordu. Ben hâlâ suyun diğer tarafında ıslanıyordum. Şimdi bakıyorum da ayakkabıma kıyamamışım.
İnsanlar otoriter bir hasretin bencilliğini reddedebilecek kadar cesur fakat bir ayakkabıyı feda edemeyecek kadar da korkak olabilirler.