Girit seferi Cinci Hoca'yla Yusuf Paşa'nın şahsî menfaatlerini gözeterek yaptıkları telkin üzerine hırsa kapılmış mecnun bir adamın iradesiyle açılmış olmasına rağmen baştanbaşa bir şehamet destanıdır. Bu destan yirmi beş yıl sürmüş bir harbin hikâyesidir. İstanbul'da har vurup harman savuran ve kazanç meselesinde uyuşamayınca Boğaz'a gelen sarayla ocak Girit'te Türk silâhının şerefini bir kere daha âleme tanıtmak kaygısıyla dövüşen erlere çok gadrettiler onları ekmeksiz bıraktılar aç ve çıplak koydular. Lâkin o adaya gaza aşkıyla ayak atan her Türk yıllarca süren yokluğa ve etrafını saran ölüm alevine rağmen millî vazifesini yapmaktan geri kalmadı. Ekmek bulamayınca toprak yedi su bulamayınca kendi kanını içti. Fakat düşmandan yüz çevirmedi ülküsünden vazgeçmedi dövüşmeye devam etti.