"Boğaz'ın suyu önüne çıkan her şeyi nasıl denize götürürse hep su ama değişen bir su aynı şekilde kentteki kişiler de zamanla değişir hep insan ama değişen insanlar."
Three-Way Mirror yeni milenyuma ait portrelerle örülü Roma Atina ve İstanbul'da geçen keyifli ve umut dolu üç hikâyeden oluşuyor. Adı geçen şehirlerin Kolezyum Partenon ve Ayasofya gibi tarihi mekânları hikâye karakterlerinin de yardımıyla sıradan bir turistin görme imkânı bulamayacağı ayrıntılarıyla gözler önüne seriliyor. Polonyalı bir müzisyen Gürcü bir mülteciye Roma sokaklarında nasıl dileneceğini öğretiyor; Atina'da Rus bir barmaid bir polis çatışmasının ortasında kalmaktan kıl payı kurtuluyor; deli bir Kırgız Boğaz'ın üzerinde uçan kartalları seyretmek için ağaçlara tırmanıyor.
Sanat ve siyasetin neredeyse büyülü bir karışımını barındıran kitap kültürlerin Avrupa coğrafyasındaki kaotik birlikteliğini betimliyor ve tarihin ağır örtüsünü rüzgârda uçuşan bir eşarp misali kolayca kaldırmamıza yardımcı oluyor.