Çağımızda yaşanan hızlı sanayileşme ve kentleşme bütün dünyada yaşam alanlarının sınırlı yaşam kaynaklarının hızla tükenmesine yol açıyor... Yüzde 34'ü tarım arazisi olan Türkiye de tarım toprakları açısından zengin bir ülke değil; Türkiye su zengini bir ülke de değil... Ama ülkemizin bazı bölgeleri özellikle Trakya tarım açısından son derece verimli ve bölgenin korunması ülkemiz açısından hayati önem taşıyor...
1950'li yıllardan başlayarak plansız bir şekilde gelişen İstanbul metropolünün yarattığı yakıcı bölgesel sorunlar Marmara'daki yakın illeri de etkilemeye başladı... 1980'li yıllarda yaşanan İstanbul'dan Trakya'ya birinci sanayi göçü bölgenin sürdürülebilir yaşam dengelerini altüst etti; 2006 ve 2009 İstanbul çevre düzeni planları ise ikinci ve daha vahim bir göç dalgasını öngörüyor.
Trakya Üniversitesi'nin yürütücülüğünde 2000'li yılların başında hazırlanan "Trakya Altbölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı" bu olumsuzlukların giderilmesini ve bölgede sürdürülebilir bir kalkınmanın sağlanmasını amaçlıyordu. Ancak 2004'ten itibaren Çevre ve Orman Bakanlığı planda yaptığı değişikliklerle ve "uyumlaştırma" adı verilen uygulamalarla Trakya'yı İstanbul'un çarpık gelişmesine teslim etti; Trakya Kalkınma Birliği'nin girişimiyle hazırlanan bir protokolle de yeni plan yapımı bir yıl içinde bitirilmek koşuluyla- İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredildi.
Yüzün üzerinde sivil toplum örgütü açtıkları davalarla bu süreci engellemeye çalışıyor. Bu kitabı kaleme alan bilim adamları da yaptıkları çalışmaları Trakya'da başlayan bilinçlenmeyi kamuoyuna duyurmayı 2010 yılına kadar yaşananları belgelerle ortaya koymayı ve -yapılan hatalardan ders çıkarılacağını umarak- tarihe bir not düşmeyi amaçlıyor.