O dört küçük topu ve kocaman yüreği ile İngilizler'in dev uçak gemisi Ben My Chree'yi Meis'te sulara gömdü. Bir diğerini savaş dışı bıraktı. Çok sayıda irili ufaklı tekneyi ve Fransız topçu tabyalarını top ateşi ile yaktı. Akdeniz'de sahillerimize ölüm kusan Fransız savaş gemileri Paris II ve Alexandra'yı Kemer'de batırdı.
Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na kadar hep cephede savaştı.
I. Dünya Savaşı'nda yenilip silahlarımız elimizden alınırken İngiliz komutanlar bir tek bu şanlı bataryanın toplarını almayı askeri şerefe aykırı saydı. Bu dört top daha sonra onun ellerinde Kurtuluş Savaşımız'da Ege'de düşmanı hallaç pamuğu gibi attı.
O denize döktüğü yaralı düşman askerleri ölümü beklerken onların yaralarını sardı. O sadece kahraman değil zafer gecesini anılarına "Zaferlerden mütevellit neşemizi yaralı düşman askerlerinin acısına hürmeten izhar etmedik." Diye yazabilecek kadar da insandı. Pierre Loti onun Fransızlara verdiği insanlık dersi ile bütün Fransa'yı ayağa kaldırdı.
Savaştan sonra Büyük Mareşal'in teşvikiyle anılarını yazdı. Ama yayımlamadı. İçe dönük sade ve mütevazı yaşadı.
Ta ki Mustafa Kemal Aydemir 1995 yılında Paris II batığına dalıp yıllar süren bir araştırmanın ardından ona ulaşana kadar da kendini bizlerden sakladı... Ve onun inanılmaz anıları Fransız İngiliz askerleri arşivlerinden tek tek doğrulandı.
Bu kitap bu batıktan çıkan bu meçhul kahramanın kitabıdır.
Bu kitap onun barut kokulu insanlık dolu inanılmaz destanıdır...