Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin Mesnevî'den sonra en önemli manzum eseri olan Külliyat-ı Şems-i Tebrizî ya da Divan-ı Şems olarak bilinen Divan-ı Kebir'dir. Bu divana Divan-ı Şems denmesinin nedeni Mevlânâ'nın birçok gazelin sonuna kendi ismi ya da mahlası yerine Şems-i Tebrizî ismine yer vermiş olmasıdır. Rubailer dışında yaklaşık 36360 beyit içeren Divan-ı Kebir az sayıda Arapça Türkçe ve Rumca şiirler içermekle birlikte Farsçadır.
Divan-ı Kebir'de okuyucu şair ya da bilge Mevlânâ'nın ötesinde bir aşk ve söz eri ile karşı karşıya kalır. "Âşıklar içinde akıllı olma" diyen Mevlânâ'ya göre aslolan aşktır ve aşk insanı belki de aklın hiç götüremeyeceği yerlere erdiren gizil bir güçtür. Yine Mevlânâ'ya göre tene bürünmüş bir can olan insan her şeyiyle bir düşünce sürecinden ibarettir ki gerisi deri ve kemiktir.
Bu kitap Mevlânâ'nın "etme" redifli gazellerinden doğmuş Farsça Arapça Türkçe 80 gazel ve kasideden oluşan bir Divan-ı Kebir seçkisidir. Seçkiye ismini veren"etme" redifli gazel 1992'de Türkçe'ye tercüme edilmiş 2000 yılında internet ortamına aktarılmıştır. Daha sonra şiirin yaygınlık kazanarak beğenilmesi üzerine mütercim bu türden tercüme çalışmalarını derleyip "etme" adı altında bir kitaba dönüştürmüştür. Kitapta söz konusu şiirin kafiyeli ve kafiyesiz olmak üzere iki çevirisine yer verilmiştir. Bir kaynakçanın da yer aldığı kitapta şiirlerin tercümesi manzum olarak ölçülü ve kafiyeli yapılmış tercümeler Abdülbâki Gölpınarlı tercümesi başta olmak üzere diğer tercümelerle karşılaştırılmıştır.
Geleneksel şiiri şiir yapan ölçü kafiye ve rediftir. Etme şiirinin yanı sıra bu seçkinin çevirisi geleneksel şiirin bu üç temel öğesine dayanmaktadır. Bu özellik ayrıca ses uyumunun yanı sıra şiirleri gizli birer ezgiye çeviren eski yeni kelimelerin oluşturduğu doku ve örgüyle desteklenmiştir. Tercümede hece ölçüsü kullanılmış ve hecelerin asıl şiirlerdeki hecelerin sayısıyla aynı olmasına özen gösterilmiştir. Aynı şekilde kafiyelerin de genellikle Mevlânâ'nın kullandığı kafiyelerle uyumlu olmasına özen gösterilerek imkânlar ölçüsünde aynı redifler kullanılmıştır. Beş "etme" redifli gazelin yer aldığı kitapta Mevlânâ'nın bazı Türkçe ve Arapça beyit ve şiirlerine de yer verilmiştir. Bu arada Türkçe beyitler Mevlânâ'nın ağzından çıktığı şekliyle olduğu gibi bırakılmıştır.
duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
başka bir yâr başka bir dosta meylediyorsun etme
sen yad eller dünyasında ne arıyorsun yabancı
hangi hasta ciğerliyi yar kastediyorsun etme
sen bizden kendini çalma şu ellere doğru gitme
çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
ey ay felek harap olmuş alt üst olmuş senin için
bizi böyle harap böyle alt üst ediyorsun etme
ne diye sözler verirsin ne diye yemin edersin
sen yemini işveleri siper ediyorsun etme
hani o verdiğin sözler hani verdiğin vaatler
sen sözleri vaatleri ihmal ediyorsun etme
ey makamı varın yokun tüm makamların üstünde
varlık sahasını öyle ne terk ediyorsun etme
ey cennetin cehennemin emrinde olduğu kişi
bize cenneti cehennem sakar ediyorsun etme
şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
şu şekeri zehir ile sen bir ediyorsun etme
canım dağlandı ateşte yandı ama yetinmedin
benzim sarartıp hicranla solgun ediyorsun etme
sen yüz çevirecek olsan karalar bağlar ay gamdan
ayın tutulması için neler ediyorsun etme
kurur dudağımız solar solup kuruyacak olsan
gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
aşıkları akledecek baş edecek gücün yoksa
akla öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
hastana tatlı vermezsin tatlı bir yüz göstermezsin
sen böyle hastanı beter heder ediyorsun etme
harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
sen hırsızlığa değersin hırsız ediyorsun etme
başkaldır ki arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığı ile ne meşk ediyorsun etme