Sinema modern çağın en görkemli görsel sanat alanı olduysa kuşkusuz bunda başrollerdeki kadın oyuncuların önemli payı vardır. Magnum Photos üyelerinin Elizabeth Taylor'dan Monica Bellucci'ye uzanan bir yelpazede farklı zamanlarda fotoğrafladıkları muhteşem başrol yıldızlarıyla başlıyoruz 28. sayımıza.
İkinci seçkimiz finali 11 Temmuz'da yapılacak olan Güney Afrika'daki 2010 Dünya Futbol Şampiyonası'na bir gönderme. İlk kez bir Afrika ülkesinde düzenlenen Dünya Kupası futboldan çok "Afrika zurnası" vuvuzela seslerinin yarattığı kaosla anılacak olsa da klişe deyimle "futbol hiçbir zaman sadece futbol değil". Yine Magnum Photos üyelerinin dünyanın farklı coğrafyalarından 7'den 70'e sokaktan stada enstantaneleriyle bir kez daha futbolun büyüsüne kapılacaksınız.
Dünyanın bir ay boyunca futbol gözlüğünden baktığı "Kara Kıta" Afrika diğer yandan hâlâ açlığın dinmediği geniş bir coğrafya. Dünyanın önde gelen fotoğraf ajanslarından VII ile uluslararası yardım örgütü Sınır Tanımayan Doktorlar'ın ortaklaşa yürüttükleri proje Afrika'daki bu önlenebilir açlığa yeni bir görsel kimlik kazandırmayı hedefliyor. VII fotoğrafçılarından Franco Pagetti'nin Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde gerçekleştirdiği çalışma bu ortak projenin ürünleri arasında.
Daha önce "balıkçı" portreleriyle İz'e konuk olan Panos'un Belçikalı üyesi Stephan Vanfleteren ise Belçika sömürgesi Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nden portrelerle karşımızda. Vanfleteren yaptığı mini söyleşilerle de portresini çektiği insanların yaşadıklarını ve hayallerini dile getirmelerine de olanak sağlıyor.
Çoğumuz çöplerimizi poşetlere doldurup ayrıştırmadan kapı önüne bırakırız. Bizim henüz bilincine varamadığımız bu ayrıştırma işi aslında bazıları için bir geçim kapısı. Birtakım insanlar gelip o çöpleri büyük bir sabırla karıştırır ve içindeki kâğıt atıkları yeniden kullanım için toplarlar. İşte Caner Enver Özyurt objektifini çağdaş kent yaşamının bu sessiz geri dönüşümcülerine yöneltiyor.
Son olarak Pavlos Kozalidis'le bir Karadeniz turuna çıkıyoruz. Karadeniz kıyıları boyunca Rumların izini süren Kozalidis Gürcistan'dan Ukrayna'ya Rusya'dan Türkiye'ye dolaşırken aslında birbirimize ne kadar yakın olduğumuzu bir kez daha gösteriyor.