"İnsanın geçmişle arasında kurduğu ilişkiye biz tarih diyoruz. İlişkinin kah resmi kah hayali kah fırtınalı ya da huzurlu oluşu geçmişten değil kendimize ve geleceğimize ilişkin karşılaştığımız problemlerden yahut yaptığımız tasarımlardan kaynaklanıyor. Ne de olsa bugün var olan ve yaşayanlar bizleriz. Bununla birlikte varlığımız ile geçmişimiz arasındaki bu ilişkinin etkiye çok da açık olduğunu söylemek kolay değildir. Çünkü bizlerin tanım ve tasarımlarımızın tarihe yüklediği gerilim ile onun bir sosyal bilim olarak metodolojik güvenceleri arasında sürekli bir didişme mevcuttur." -Mustafa Safran
Bahsedilen bu gerilimin eğitime yansıması tartışılması gereken diğer bir boyuttur. Tarihin neden ve niçin öğretildiği önemli olmakla birlikte bunlardan daha da önemli olanı tarihin nasıl öğretildiğidir. Tarihin öğretiminde müfredatın ders kitaplarının ve iktidarın etkisi yadsınamaz. Fakat bu bağlamda belirleyici olan araçlardan birisi de mikro iktidardır. Öğretmenin kurduğu mikro iktidarın etkilerini en aza indirgemenin veya başka bir ifade ile doğrudan demokrasiyi tanımlayan bireyin/öğrencinin kendi anlatısını oluşturmada en önemli argümanlardan birisi de alan eğitimidir.
Bu kitapta bir tarafıyla tarihin neliğinden tarih öğretiminin amaçlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede teorik tartışmaların yanı sıra tarihin nasıl öğretileceği gibi uygulamaya/yaşantıya dair makaleler yer almaktadır.