Ahlakın Akli ve İnsani Temeli herhangi bir dayanaktan yoksun ahlaka sonradan icat edilmiş yeni bir temel keşfetmek gibi bir sav öne sürmemektedir. Ancak kendi başına ve bağımsız bir felsefî alan olarak vardır. İnsan 'ahlâk' gerçeğinden hiç bir zaman sıyrılıp çıkarak ve ona rağmen yaşayarak var olamaz. Çünkü realite insana sonradan eklenmiş yabancı bir nesne değildir. Hatta belki de ahlak tek hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzden insan her şeyden önce bir değer varlığıdır. Aklın ve insanın olmadığı bir yerde kutsalın söyledikleri yalçın kayalardan yansıyan nidanın tekrar sahibine dönmesinden ibaret kalacaktır. Bu nida akılla kendi değerini tartmak gibi kesintisiz bir insani tecrübenin gündemini hiç bir zaman dolduramaz.
Ahlakın vadettiği mutluluk kutsalın ilkelerini insani ve akli temellere dayanarak anlamakla kazanılır.
Bu nedenle Tanrı'nın varlığını kavramak en yüksek insancıllık ve akılcılıktır. En büyük mutluluktur da aynı zamanda...