Buck'ın Dyea sahilindeki ilk günü bir kabus gibiydi. Her saati şaşkınlık ve sürprizlerle doluydu. Aniden medeniyet kucağından koparılarak ilkelliğin içine atılmıştı. Sıkılmaktan ve yan gelip yatmaktan başka hiçbir şey yapılmadan geçirdiği güneşli yaşam değildi bu artık. Burada ne özgürlük ne dinlenme ne de anlık güvence vardı. Her şey bir karmaşa ve hareketlilik içindeydi ve yaşam sürekli tehlike altındaydı. Sürekli dikkatli olunmalıydı çünkü bu köpekler ve insanlar kent insanları ve köpekleri değillerdi. Bunların tümü sopa ve diş yasasından başka şey tanımayan vahşilerdir.