İkiside Marie adını taşıyon birbirinden tamamen farklı kişiliklere sahip olan iki geç kadın Fransa Sefiri'nin eşi Madan Thouvenel ile kuzini Melfort Kontesi Kırım Savaşı'nın ertesinde İstanbul'u ziyaret ederler. Avrupa siyaset dengesinin İstanbul'daki ilişkilere göre belirlendiği bu çalkantılı dönemde iki genç kadın soğuk kış günlerini Pera'da sıcak yaz aylarını onları büyüleyen Trabya'da geçirirler. Kuzinler burada kaldıkları iki yıl boyunca Sefir'in Fransa'daki kızkardeşi Henritte ile sürdükleri mektuplaşmalarda iki farklı İstanbul tasviri çizerler. Bu iki farlı bakış Avrupa konusundaki bazı sorulara da işaret eder. Türkiye'nin katılma iddiasında bulunduğu Avrupa hangisidir? "Benmerkezci" gözü baka hiç kimseyi görmeyen Türkiye'ye iradesini aşan bir ilgiyi lütfen gösteren Marie Thouvenel'in Avrupa'sı mı? Yoksa "öteki"ne onu tanımak anlamak isteyen Marie de Melfort'un Avrupa'sı mı?