Memleket hızla biraz da vahşice modernleşiyor. Memleket değişiyor. "Geleneksel Anadolu" dediğimiz yerler "memlekette özgü" dediğimiz yaşantılar alışkanlıklar anlatılar tarih oluyor. Kara tren hurdaya gidiyor. "Erzurum çarşı Pazar" türküsü gayrı işitilmiyor cartlak kebabının sahicisini bulmak zor kimse de artık "o dolayların" romanını yazmıyor. Üstelik uzuun zaman kesitlerinde de olmuyor bunlar. Her şey insan ömrünün bir mevsimine sığan yirmi-yirmibeş yıllak sürelerde değişiyor. Zaten kaderi kenarda kalmak olan taşra şimdi daha da beter oluyor; kenarda kıyıdaki hususiyetlerini de yitiriyor hepten unutuluyor. "Anadolu ağrıyor."