Dini yetkisi tebliğ ve tavsiyeden ibaret olan din adamının memleketimizde kanuni salahiyeti de mevcut nizamı kötülememek şartıyla gerçekleri tavsiyeden ileri geçememektedir.
Din adamı kanunen icrai bir salahiyeti haiz de değildir. Oysa hiç bir nizam hiç bir rejim hatta din ortam yani efkar-ı umumiye hazırlanmadan ortaya çıkmadığına göre tasavvurlarımızı renklendiren "Hakk'ın hakim olduğu" bir rejimin gerçekleşebilmesi için halk efkarının hazırlanmasına ve kazanılmasına ihtiyaç vardır.