Ahmet Hamdi Tanpınar Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde "Politikadaki hürriyet bir yığın hürriyetsizliğin anahtarı veya ardına kadar açık kapısıdır" diyor. Bu çok önemli ve aynı zamanda çok da acı bir saptamadır. Tanpınar şöyle devam ediyor:
"Ben bu kadar kendi zıddı ile beraber gelen ve zıtların altında kaybolan nesne görmedim. Kısa ömrümde yedi-sekiz defa memleketimize geldiğini işittim. Neyin? Hürriyetin... Bir kere bile kimse bana gittiğini söylemediği halde yedi-sekiz defa geldi. Ve o geldi diye sevincimizden davul-zurna sokaklara fırladık. Bu hürriyeti sımsıkı yakalayamadığımıza göre demek ki kimsenin ona ihtiyacı yok."
Türkiye'de hürriyet 1908 kuşağının özlemiydi. Bir heves içeriğini anlamadan peşinden koştuk. Ama o füsunkâr hürrriyeti yitirdiğimizi bile fark etmedik. Bu kitap Türkiye'de demokrasinin ilk yüzyılına değiniyor. Bu yüzyılda demokrasiyi onunla özdeş olan "hürriyetler kümesi"ni özümsediğimiz pek söylenemez. Türkiye'nin demokrasi tarihini bu gözle yeniden değerlendirmeliyiz.
Galiba demokrasiyi istemedik.