'İçeri girip sedire uzandım. İçinde hayat olan kitabı kimsenin gücünün yetmeyeceğini düşündüm. Belki ölümü içeren bir kitap yazılabilirdi. Tanımadığım bir kadının kokusundan izler taşıyan yorgun gövdemle öylece yattım. Sözcüklerin etkisiz fotoğrafların derinlikten yoksun olduğunu düşündüm. Can acıtacak kadar katı olan gerçeklerin karşısına soyut nesnelerle çıkılabilir miydi? İlle sanatçı olmak istiyorsam büyük bir heykel yapıp bir tepeden aşağı yuvarlamalıydım belki: Bütün haksızlıklarla acıları kötülükleri uyuşuklukları vurdumduymazlıkları pestil gibi ezebilecek dev bir heykel.'