'Allah senden razı olsun Ömer Ağa kardaş en yakınlarım bile ufak tefek alacakları için olur ki sona kalır da alamam diye kapıyı eşiği sökerken sen ne geldin ne de bir haber gönderdin. Al bu bostanın koçanını. Eksik ziyade sen de hakkını helal eyle. Bundan daha fazlamız kalmadı...' Ömer Ağa Bağoğlugil'den; aptes alıp namaz kılmamış inadına kumar oynayıp içki içmiş metres tutup karı oynatmış Zara'nın külhanilerindendi. Yeniden bir yudum rakı aldı tütüp duran sigaraya uzandı. Ne bir lafa kadir oldu ne de bostanın tapusunu eline aldı. Acı acı yanan sigaradan iki nefes çekti. Dükkanın köşesine yöneldi. Çekmeceden Garabed'in mühür basıp da verdiği bin altı yüz kuruş borç yazılı kağıdı alıp önlerine geldi. Ana ile iki oğul da ne he ne de yok diyen bir dilsiz gibi dükkanda dolanan Ömer Ağa'ya bakılı kalmışlardı.