Merkezinde insan olan bir dünyayı düşlemek o dünya için yola çıkmak güzel bir serüven... İnsanı düşünmek... En başından... Önce doğumhanede başaşağı tutulan ses versin diye kıçına bir şaplak indirilen göbek hortumu aşağı sarkan o küçük adamı.. Başını annesinin göğsüne gömüp karnını doyuran o güzel insanı.. Sonra emekleyen adım adım yürüyen büyüyen insanı... Özenip de bir türlü sahip olamadığı giysiye ayakkabıya yiyeceğe bakıp anlam veremeyen insanı... Sonra bunu zenginlik ve yoksulluk kavramlarına sığdıran insanı... Küçük yaşlarda çalışmaya başlayan erken büyüyen hayatı çok erken ve hızlı tanımaya başlayan insanı... Orman kanunlarının geçerli olduğu bu cangılda yem olduğu kurtlar sofrasından hiç olmazsa bir yanını kurtarmaya çalışan insanı... Kendi anadilini bile öğrenemeyen konuşamayan insanı... Bu kavgada 'kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz' şiarıyla hayatın öğrettiklerini ilince dönüştüren güzel bir dünya düşünü içinde büyüten onun için bedel ödeyen üstelik yalnızca kendisi için değil insanlık için bedel ödeyen insanı...