Kendi sözüyle kendini yara bere içinde bırakan bir mürşit gibi konuşmasına rağmen hiçbir mürit istemeyen kendisine inanmaya yeltenenleri horgörerek uzaklaştıran bir düşünürle hesaplaşmak zordur. Tüm değerlerin tepetaklak yuvarlanıp çöktüğü bir çağda yeni Tanrı taklitleri icat etmeye koyulan 'hınç insanı'na uğrunda ateşlerden geçtiği büyük öğretilerin kendisinin yeni köleliğinin müjdesi olduğunu acımasız bir kahkahayla bildiren bir felsefeciye sempati duymak zordur. Cesaretin insanın tarih-öncesinde kaldığını bildirerek iki bin yıldır yaratılmış tüm değerlerin nihilist ve ödlek dürtülerden türediğini haykıran ve yaşanılası tek hayatın 'kahramanca' ve bunun da 'kahramanlara yaraşır' olduğunu savunan birini Nietzsche'yi 'deli' ve 'faşist' diye damgalamak ise kolaydır.