Milliyetçiler için millet politik bir kurum değil doğal bir varlıktır; bir bitki hayat bulduğu toprağa ve havaya nasıl bağlıysa insanlardan da o kadar sıkı bir bağlılık ister. Yurttaşları birbirine ve vatana bağlayan bağ birliğe duyulan dinsel bir bağdır; bireyler millet bünyesinde erimelidirler. Kişi hakları ancak bu birlik sağlandıktan sonra ve birliğe katılanlar için söz konusu olabilir. Milliyetçiliğin vatan aşkı şan ve şeref arzusuyla tutuşan kahramanlık ruhuyla birleştiğinde en iğrenç araçlarla yürütülen bir ihtiras halini alır. Bu tehlikeye dikkat çeken Rousseau 'Gerçeğinden fazla kahraman varken asla yeteri kadar yurttaş olmamıştır' der. Bir paranın iki yüzü gibi olan milliyetçilik ve yurtseverlik çok farklı toplumsal tasarımlara sahiptir. Maurizio Viroli bu kitapta yurtseverliğin milliyetçiliğe teslim edilemeyecek kadar önemli olduğunun altını özellikle çiziyor. Çünkü yurtseverlik yurttaşların yönetime katıldığı çoğulculuktan yana bir toplum projesinden yana olurken; milliyetçilik farklılıkların silindiği bunu sağlamak için de otoriter olmaktan çekinmeyen kişi haklarını reddeden bir toplumsal yapıyı amaçlar.