Ben bu yazılarda sadece durup durup karşımıza dikilen bazı nahoş ve çözümsüz sorunları yarı felsefi vaazlar içinde arzetmeye çalıştım. Esasen bunlar bir yandan kültürümüzünü bir yandan da siyasi varoluş yahut dinsel yaşayış ve düşünüşümüzün hangi noktalarda tutarlılığını kaybedip hangi noktalarda insicamsızlığa düştüğünü yani açıkça fire verdiğini gösteren konular cephe ve paradigmalardır. Bence biz sık sık aslında birbiriyle fazla çelişkili dünyaları temzice çalışıyoruz; bu yüzden de netice sıfır oluyor. Bir diğer görüşle tek dünyaya bağlanacak olsak bu kez de beynimizi rehin kaldığı emanetçiden alamıyor ve bir çeşit dogmatik yani inanışsal tuzağa düşmüş oluyoruz. Belki de bu şekilde balta girmemiş ormanlarda hazine avcılığı yapıyor ve tüm enerjimizi tuzaklardan baskınlardan korunmaya harcıyoruz.