Bu kısa kitapta proletarya diktatörlüğü' teriminin Marx ve Engels'den Lenin'e ve 1920'lere dek gelişi bu süreçte başına gelenlerin bir öyküsü sunulmakta. Yazar öyküsünü 1920'lerde bitirirken o ana gelinceye kadar terimin ilk çıkıştaki anlamını yitirip tamamen başkalaştığı iddiasıyla noktalıyor. Dparer'ın en çarpıcı savı Marx ve Engels'in 'proletarya diktatörlüğü' terimini kullanmak durumunda kaldıkları yerlerde bile akıllarında tuttukları düşüncenin işçi sınıfının iktidarı işçi devleti proletaryanın ve çoğunluğun yönetmesi gibi anlayışlar olduğu; günümüzün çağrışımlarıyla 'diktatoryal' ve 'baskıcı' öğelerin terime içkin ayırt edici özellikler olmadığı; genelde 'demokrasi' olgusunun yabana atılamayacak bir değer tayışıp 'diktatörlük'ün zıttı gibi kavranmadığıdır. Draper'ın dediği gibi 'ne daha fazlası ne daha azı!' (Osman Akınhay)