Patrimonial iktidarın en temel ilkelerinden biri olarak Osmanlı hükümdarı yargı yetkisini Divan-ı hümayunda bizzat kullanarak ya da atadığı kadılara devrederek her halukarda kıskançlıkla kendinde alıkoymuştur. Padişah kanunnamelerinde raiyyetten ve özellikle köylülerden hiçbir kimsenin kadının yasalara dayalı kararı olmaksızın vergi hizmet veya para cezası gibi herhangi bir yükümlülüğe maruz bırakılmayacağı sürekli belirtilir. Batı'daki feodal lordların yargılama hakkına sahip olmalarıyla taban tabana zıt olarak onsekizinci yüzyıldaki a'yanlar çağında bile yerel yöneticilere yargılama yetkisinin tanınmayışı merkeziyetçi ve mutlakiyetçi Osmanlı rejiminin ayırt edici bir niteliğidir. (kitaptan)