'Seyit Alp'in kitabına dün akşam başlamıştım. Elimden bırakamadım. Nasıl çoşkuyla okuyorum! Roman. Aynı zamanda şiir. Klasik Yunan trajedilerine de benziyor. Masal. Destan. Tarih. Söylence. Ağıt... Kişiler canlı kurgu sürükleyici. Romanda doğa betimlemesini pek sevmem. Hele öyle uzayıp gidenlerini. Asturias'ta Yaşar Kemal'de bile öyle sayfaları daha hızlı çevirdiğim olmuştur. Seyit Alp sevdirdi. Munzur suyunun kaynağını görmüştüm. Bir değil bir sürü yerden kaynıyordu Munzur. Ve süt renginde. O dağa görünümünde insanı sarsan kişiye yaşama hırsı aşılayan bir şey vardı. Seyit Alp'in kitabında da onu gördüm...' (Cemal Süreyya)