Sağlıkevinin barakadan bozma acil servisine babamın ardından girdim. Kaygılı gözlerle kalabalığın içinde seni aradım. Oradaydın bir sedyenin üzerinde. Yüzünde bonunda kurumuş kan izleri. İnce bir hortumun içinden damarına kan sızıyordu. Sanki orada o kirin sineğin içinde öylece yatmış ölümü bekliyordum. Yüreğimde korkular kaygılarla koşarak yolu tüketmiştim. O duvarları gri ile siyah arası insanın ruhunu sıkan sağlıkeviydi koştuğum yer. Yaşlı çınar ağaçları çığlık çığlığa yüklü sığırcıklarla doluydu. Dallarında kara yumaklar oluşturmuşlardı. Onlar da ağıtlara katılıyorlardı kendi dilleriyle. O gün akşama doğru seni ilin hastanesine gönderdiler. Ardından öyle baktım kaldım... (kitaptan)