Kartal deniz demekti benim için. Ilıman iklim demekti. Penceremden Adaları görmekti evimin balkonundaki maviliğin dinginliği demekti. Her akşam Adaların üzerinden kızıllaşan güneşi yolculamak demekti. Balkonuma boyunu uzatıp yeni doğmuş oğluma yarenlik yapan ulu ağaç demekti. Sokaklarında sahilinde eli avucumda aşka büyüyen oğlum demekti.
Her gün bitimini hüzünle seyrettiğim sonra da huzur bulduğum sahil demekti. Ayrılık acısı demekti. Ayrılıktaki hüzün demekti. Hüznün boyun eğmez vakur duruşu demekti.
Benim Kartalımın kanatları ada süslüydü. Kanat çırptıkça içimi ürperten sonsuz gökyüzünde süzülen kara kartalın coşkusu ve özgürlüğü demekti.
Kartal oturduğum caddeye adını veren yeşillikler içindeki mezarı evimin karşısında bulunan Neyzen Tevfik Nazım Hikmet'in şiirindeki "kavgadan önce kartal'da bahçıvandı kavgadan sonra kartal'da bahçıvan" Kazım'ı demekti. Kartal'ı bilmeden görmeden önce bu şiirden okumuştum.
Kartal unutulmaz dostlukların dost sohbetlerinin dayanışmanın diğer adıydı.