Üzüntü gökyüzüydü; gökyüzü baktığın yer; baktığın HER YER GÖKYÜZÜ...
Yıllar önce büyükannemin bahçesinde uzandığım bir gün dayım Big bana ne yaptığımı sormuştu. Ona gökyüzünü seyrettiğimi söyledim. O da "Yanılıyorsun Lennie gökyüzü her yerde hatta ayaklarının dibinde" demişti.
Baktığım her yer gökyüzüydü doğru... Acıyı da üzüntüyü de sevmiştim nedense ve her ikisi de gökyüzündeydi... Ben nasıl bakarsam o da öyle görünüyordu gözüme...
Peki ya üzüntü!
Üzüntü sandalyelerin bizi desteklemeyi aynaların bizi yansıtmayı duvarların bizi korumayı unuttuğu bir evdi.
Üzüntü biri kapıyı her tıklattığında ya da zili her çaldığında kaybolan en ufak rüzgârda havaya uçan herkes uyurken kendisini yerin dibine gömen bir evdi.