"Keyifle okunan fevkalade bir öykü."
Sunday Times
Yandaki boş evde yaşayan kel kafalı minik adam da kim? Gribble'ın Bahçe Dükkânı neden bedava bahçe cüceleri veriyor ya da neden yalnızca zenginlere? Peki konuşan bir cüce neden gece yarısı Laurie'nin odasına sinsice giriyor? Joe Laurie Theo ve köpekleri Clinky Monkey'nin çözülmeyi bekleyen bir başka macerası...
Yan Evin Bahçesinde
Clinky Monkey çitin içinden geçmek istemiyordu. Patileriyle yeri eşeledi mızmızlandı ve sızlandı. Üç kardeşten yaşça ve kalıp olarak en büyük olan Joe Clinky Monkey'i taşımak zorunda kaldı. "Ödlek kedi!"
"Ödlek köpek demek istedin değil mi?" dedi Laurie. "Bu köpek o pırlanta tasmayı takmayı hak etmiyor!"
"Evet hak ediyor. O Bütün Dünya'daki En İyi Köpek" dedi en küçük kardeş Theo.
"Eğer o tasmayı satarsak dünyadaki en iyi bir milyon köpeği alabiliriz bunu sen de biliyorsun" dedi Laurie.
Theo kafasını salladı. "A-Ah... Asla."
Çocuklar yan evin bahçesinin çitinden geçiyorlardı. Ev yıllarca boş kalmıştı. Çimler bellerine kadar geliyordu yabani otlar güllerin üstünü kaplamıştı siyah sarmaşıklar duvarları ve parmaklıkları sarmıştı.
"Ürkütücü. Sanki izleniyormuşuz gibi hissettiriyor" dedi Laurie.
Clinky Monkey de Laurie'yi onayladı ve ilk kez dizlerinin dibinden ayrılmaması gerektiği söylenmeden yakınlarında durdu.
"Şimdi ne olacak Joe?" diye sordu Laurie. "Buraya gelmek senin MÜTHİŞ fikrindi."
"Keşfe çıkacağız" dedi Joe kaşif şapkasını düzelterek. "Hadi Theo. Önce sen."
Kasvetli eve doğru minik minik adımlarla yaklaştılar. Çevredeki her şey durgun ve sessizdi... Ta ki Clinky Monkey havlamaya başlayana kadar.
"Hav! Hav! Hav! Hav!"
"Clinky gerçekten de aptal. Şimdi de bir çalıdan korkuyor!" dedi Joe.
"Eğer Clinky yanlış bir şeyler olduğunu hissediyorsa o çalıda yanlış bir şeyler var demektir" dedi Theo. "O Bütün Dünya'daki En Akıllı Köpek."
Joe yaprakların arasına bakındı. "Vay vay vay!" dedi. "Şuna da bakın."
"Clinky bu sefer haklıymış" dedi Laurie. "Komik bir bahçe cücesinin kokusunu almış."
"Çok iyi! Hep bir bahçe cücesi istemiştim" dedi Theo.
Cüce neredeyse Theo'yla aynı boydaydı. Yeşil bir ceket ve mavi pantolon giyiyordu. Şapkası sarıydı. Beyaz bir bıyığı ve gök mavisi şaşı gözleri vardı. Dizleri de oldukça çarpıktı.
Joe cücenin yanına çömeldi. "Daha önce sarı şapkalı bir cüce görmemiştim" dedi. "Hmm... Ne kadar parlak olduğunu görebiliyor musunuz? Ne bir çizik ne de toz var. Sanırım yeni alınmış. Tuhaf doğrusu..."
Üç kardeş yavaşça dönüp eve baktılar. Üçü de aynı şeyi düşünüyordu.
"Pencerede biri var!" diye haykırdı Laurie.
"Hey biri!" diye kükredi Theo.
"Kaçalım!" diye bağırdı Joe.
Çitteki deliğe doğru koşuşturup eve kaçtılar.