Bu kitabı okumadan önce âbidevî eserleri barındıran bu kitabın kıymetli metnine kendinizi kaptırmadan sayfalarında şöyle bir dolaşmanızı iki kapak arasına itina ile yerleştirilmiş fotoğraf karelerinin içine dalarak bir gezinti yapmanızı istirham ederim.
Goethe pratik bir sanat veya estetik bir teknik olarak mimarlığı dondurulmuş müziğe benzetir. Yukarıdaki tavsiyeme uydu iseniz eminim şimdi bu satırları bu kitabın sayfalarına serpiştirilmiş sessiz müziğin bıraktığı haz ile okuyorsunuzdur. Zira söz konusu bu müziğin bestecisi Türk-İslâm mimarî sanatında kendine has üslubuyla eşsiz bir konuma yerleşmiş olan Mimar Sinan'dır.
Mimarînin devlerin alfabesi olduğu söylenir. Yaşadığımız mekânı mimarî unsurlarla ifade eden taş ile işlenmiş bu edebiyat eserlerinde şiirin sembolik anlatımı işlenir. Hiç şüphesiz ki Mimar Sinan sadece Osmanlı Türk tarihinin değil tüm dünya medeniyetinin gelmiş geçmiş en önemli taş yazarlarından biridir.
Taşa işlenmiş anlam taşta dondurulmuş müzik fırınlanarak taşlaşmış lale bahçeleri statik ilmi ile ifade edilen mimarînin; baskın ve esasında mimarın sembolik anlatımını yüzyılların ötesine taşıyan öğeleri gibi gözükse de bir taraftan da mimarî insan bu mekânları kullandığı müddetçe yeniden yaşanan yeniden yorumlanan ve yeniden hissedilen bir dinamizmi de bünyesinde taşır.
Dr. Adnan Büyükdeniz