Vergi muhasebesi kavramı aslında işletmeler için büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü yapılan muhasebe işlemlerinin vergi kanunları boyutu dikkate alınmadığı takdirde işletmeler açısından geri dönülemez sonuçlara neden olabilmekte ve ciddi şekilde vergi cezaları ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Son dönemlerde yaşanan olaylara baktığımızda da bunun çeşitli örneklerini görmekteyiz.
Aslında bunun en önemli sebeplerinden birisi muhasebe ile vergiyi aynı tabana oturtamamaktır. Çünkü bu iki kavram bazı durumlarda birbirine zıt düşmektedir. Örneğin vergilendirme açısından bir gelir henüz doğmamış olsa bile gelir olarak dikkate alınarak vergilendirilmesi gerekmekte olup muhasebe açısından ise muhtemel gelirler için herhangi bir işlem yapılmamaktadır. Bununla birlikte kişiler arasında yanlış bilinen bazı konular da mevcuttur. Bunun en önemli örneklerinden biri Kanunen Kabul Edilmeyen Gider kavramıdır. Bu kavram insanlar arasında bir gider kanunen kabul edilmiyorsa gider olarak kayıtlara alınmayacakmış gibi algılanmaktadır. Diğer bir örnek ise ticari kar ve mali kar arasındaki farklılıklardır. Bu iki kavram birbirine benzemekle birlikte aslında birbirinden tamamen zıt kavramlardır. Bu iki kavramın yanlış algılanmasından ötürü vergi yanlış hesaplanabilmektedir.
Bu kitabımızda yukarıda ifade ettiğimiz üzere vergi ve muhasebe arasında ortaya çıkan bu karmaşanın çözümü için bu iki kavram aynı zemine oturtularak yapılan muhasebe işlemlerinin vergisel boyutunun dikkate alınması neticesinde doğru vergi matrahına nasıl ulaşılabileceği gösterilmiştir. Bunun için de tekdüzen hesap planında yer alan hesap grupları içinden ticari hayatta sıklıkla karşılaşılan ve sorunlara neden olan örnek uygulamalara yer verilmiştir. Örneklerin çözümü sırasında kayıtlarla birlikte vergi kanunları açısından durum değerlendirilerek gerekli açıklamalara yer verilmiştir.