Günümüz müslümanları tarih içinde hiç olmadığı kadar vahiy karşıtı güçler tarafından kuşatılmışlardır. Modernizmin ekonomik askeri ve zihinsel saldırıları muharref geleneğin ve saltanat rejimlerinin karanlığından daha vahim yaralar açmaktadır. Bununla birlikte gerek tarihi süreçte devralınan iç hastalıklar ve gerekse kapitalist dünyadan yönlendirilen dış saldırıları aşabilecek olan İslami hareketler direniş ve kurtuluşun yegane alternatifini oluşturuyorlar.
Ancak İslami hareketler genellikle düşünsel ve metodik yaklaşımlarında yeteri kadar Kur'an'ı merkeze alabilmiş ve çağın dayatan sorunlarını aşabilmek için birikimsel bir yeterliliğe ulaşabilmiş değiller. O halde yapılacak olan mevcudu terketmek ve kınamak değil ıslah edici örnek tavır ve sahih çözümler sergileyebilmektir. Çağımızın önemli mütefekkir ve mücadele adamı Hasan Turabi bu çalışmasında İslami hareketlerin düşünsel yapısal kültürel ve metodik sorunlarına eğilerek mevcut zaafların aşılması konusunda sorumluluk yükleyen bir özeleştiri sunuyor.