Onlar kendi dansını etti kendi öykülerini yaşadı ve gitti. Kiminin başı kesildi bir mızrağın ucundan baktı âleme. Kiminin zehir dolu bir kadehten oldu ölümü. Kimi âlem-i vücuddan geçmekle ölümü birleştirdi. Birisi dibek taşına atıldı tokmaklarla dövüldü. Sokrates'in Diogenes'in mutlu kahkahalarına Herakleitos'un Nietzsche'nin gözyaşlarına kapıldım. İbn Sina'nın müziğe dair hayali Farabi'nin udundan zuhur etti.
Hesapsızdır bu öyküler zira kahramanların izin verdiği biçimde başladı ve bitti. İstemedikleri son dayatılmadı. Ben kaotik belirlenmeyi düzene sokarak onların hatırasına nasıl bir şan katabilirim diye kafa yordum yalnızca. Hak edilmiş olan zaten verilmiştir. Ama o yüce bir haktır. Biz insanlar güzel olan her şeyi yoketmekle kalmayıp hatıraları unutarak umudun kökünü kazıdık. Dediğim gibi verebileceğim ancak bir şandı.